Saatlerce dil döktü ama Derin’i ikna edemedi. Pes etmek üzereydi.Sessiz kalarak kendince çareler arıyor bulamayınca da sinirlenip bağırmaya başlıyordu. Bu duygu değişimlerine kendisi de anlam veremiyor ama bir türlü hasta olma ihtimalini de kabul etmiyordu.Nasıl edebilirdi ki?Şizofreni basit bir rahatsızlık değildi.

  Epey düşünüp histeri krizleri geçirdikten sonra önemli bir karara vardı kendince. ‘Buradan kaçmalıyım.’ Fırsatını bulduğu bir anda bunu yapacaktı.Hiç kimse onu bu kararından döndüremezdi. ( Kendisi hariç.) Şimdi onun için gerekli olan; ayrıntılı hazırlanmış bir plan ve Derin’i odadan uzak tutacak bir bahane.Tabi bunu yapmadan önce Derin’in anahtarı nerede sakladığını bulmalı ve anahtarı ele geçirmeliydi.

  Bilmediği o kadar çok şey vardı ki. Mesela hangi şehirdeydi? Bunu düşünmek bile istemiyordu ama belki de hiç bilmediği bir ülkede olabilirdi. Eğer düşündüğü – düşünmek istemediği – gibiyse eve gitmek için paraya ihtiyacı olacaktı.Bunları düşündükçe canı sıkılıyordu. Bu gidişle önümüzdeki bir kaç gün daha buradan kurtulması imkansızdı.En zor ve en çok canını sıkan kısımda parayı bulma kısmıydı.Derin’in yanında yüklü bir miktarlarda para taşıyacağını düşünmüyordu.Kredi kartı için şifre gerekirdi.Kendi hesabı varsa bile hatırlamıyordu.Kimlik ve pasaport (yurt dışında olma ihtimaline karşı) kısmını tamamıyla atlamak istiyordu.Kim bilir neredeydi.Umutsuzluğa kapıldı.Buradan elinde hiç bir şey olmadan kaçamazdı.’İmkansız’ diye düşündü çaresizce.

  Sonra ufak ama çok güçlü bir umut doğdu içine, aklına gelen bir düşünceyle.’Telefon bulmalıyım.’ Eğer telefon bulabilirse Ediz’e ulaşabilir ondan yardım isteyebilirdi. Ediz ona mutlaka yardım ederdi.

  Kapı bir kaç kez tıklatılınca daldığı derin düşüncelerden sıyrılıp dikkatini kapıya verdi. Uzun boylu otuzlarında siyah takım giymiş kirli sakallı sarışın bir bey Derin’e bilgi vermek için gelmişti. Çok ölçülü ve saygılı bir şekilde konuşuyordu.Sanırım birazda korkuyordu.Söylediği her cümlenin sonunda duraklıyor Derin’in onay vermesini bekliyordu.Beklediği onayı aldıktan sonra söyleyeceklerine devam ediyordu. Konuşurken önemli gördüğü kısımlarda sesini alçaltıyor ve çaktırmadan Defne’yi kontrol ediyordu.Bu yüzden çoğunlukla onları duymuyor ne söylediklerini anlamıyordu.

  Bir kaç dakika daha konuştuktan sonra gitti ve Derin tekrar yerine oturdu.Onu huzursuz etmişti. Sürekli düşünüyor ağzını bıçak açmıyordu.Birden bire ayağa kalkıp kapıya yöneldi.Çıkıp gitmeden önce bir kaç saniyeliğine arkasını dönüp ona baktı.

“Bir kaç saatliğine dışarı çıkmam gerekiyor ama daha çabuk dönmeye çalışacağım. Sen uyurken dışarıdan bir kaç kitap alıp masanın üstüne koydum.Canın sıkılmasın diye ben gelene kadar okuyabilirsin.”

“Nereye gidiyorsun?”

” Bunu gelince anlatırım.”

  İçinden ısrar etmek gelmedi. Derin’in kapıyı kapatışını izleyip ağır adımlarla uzaklaşmasını dinledi. Yalnız kalması çok iyi olmuştu. Bu şekilde nerede olduğuna dair araştırma yapabilirdi. Öncelikle üstünde tarih ve şehir yazısı bulunan bir şeyler bulmalıydı. Gazete dergi veya fatura işini görebilirdi. Hemen yatağından kalkıp çekmeceleri karıştırmaya başladı. İlaçlardan ve ıvır zıvırdan başka hiç bir şey yoktu.Birden masanın üstündeki kitaplar dikkatini çekti.’Belki de’ diye düşündü.Belki de faturayı içinde unutmuştur diye elindeki her şeyi bırakıp kitapları eline aldı. Tabi ki de faturayı bulamadı.Sinirle kitapları yatağın üstüne fırlattı ama bunu yaptığı an pişman oldu.Kitapları çok severdi ve asla onlara bir şey olmasına dayanamazdı.Hemen gidip tekrar eline aldı ve hasar görüp görmediğini kontrol etti. Neyse ki hiç bir şey olmamıştı.Ne yazık ki bakmadığı hiç bir yer kalmamıştı.Derin onun zekasını küçümsememişti bu hoşuna gidiyordu ama işini biraz olsun kolaylaştırmasını dilerdi.

  Çaresizce yatağa oturup Derin’in onun için aldığı kitabı okumaya başladı.Şimdilik beklemekten başka yapabileceği pek bir şey yoktu. Şansını Derin geldikten sonraya saklamaya karar vermişti. Belki ağzından bir şeyler alabilir, belki ceplerinde işine yarayacak bir şeyler bulabilirdi. Sadece biraz daha sabredip bekleyecekti ve sonra fırsatını yakaladığında özgür kalacaktı.