Ben 95 doğumlu bir ev kuşu olduğumdan kendimi çok şanslı görüyorum. Çünkü ben küçük bir çocukken televizyon kanalları sık sık Yeşilçam filmlerini ve Nejat Uygur’un tiyatrolarını yayınlardı. O güzel filmleri, tiyatroları çaba harcamadan bulup izleyebilen çocuklardık biz.
Sinema perdesindeki Yeşilçam naifliğini gördük. Bizi sımsıcak bir kucakla saran, hem güldüren hem ağlatan o aileleri, insanın en saf ve en kurnaz hallerini gösteren komedileri, vazgeçmek nedir bilmeyen aşıklarıyla bir Yeşilçam ki, yıllar geçse de unutulmayan, her repliği ezberlense de bıkılmayan filmlerin çatısı.
Sevmeyi o filmlerden öğrendim ben. Canım Kardeşim’le sevdiklerimi kaybetmeden kıymetlerini bilmeyi öğrendim, kardeşliğin de dostluğun da en çaresiz halini gördüm. Sultan seven insanın daha iyi biri olmak isteyeceğini gösterdi. Şekerpare sevmenin en içten en saf haliydi benim için, Neşeli Günler yıllar geçse de bitmeyen aile sevgisi.
Sadece film film saymakla anlatılmaz ki Yeşilçam. Sadece o oynadığı için her filmi merak ettiğimiz oyunculardan da bahsetmek gerekir. Adile Naşit hepimiz için bir…
View original post 45 kelime daha