Ara

Eskici ve Roman

Tarih

12 Eylül 2015

Yeşilçam

Nihalin biri

Ben 95 doğumlu bir ev kuşu olduğumdan kendimi çok şanslı görüyorum. Çünkü ben küçük bir çocukken televizyon kanalları sık sık Yeşilçam filmlerini ve Nejat Uygur’un tiyatrolarını yayınlardı. O güzel filmleri, tiyatroları çaba harcamadan bulup izleyebilen çocuklardık biz.

Sinema perdesindeki Yeşilçam naifliğini gördük. Bizi sımsıcak bir kucakla saran, hem güldüren hem ağlatan o aileleri, insanın en saf ve en kurnaz hallerini gösteren komedileri, vazgeçmek nedir bilmeyen aşıklarıyla bir Yeşilçam ki, yıllar geçse de unutulmayan, her repliği ezberlense de bıkılmayan filmlerin çatısı.

Sevmeyi o filmlerden öğrendim ben. Canım Kardeşim’le sevdiklerimi kaybetmeden kıymetlerini bilmeyi öğrendim, kardeşliğin de dostluğun da en çaresiz halini gördüm. Sultan seven insanın daha iyi biri olmak isteyeceğini gösterdi. Şekerpare sevmenin en içten en saf haliydi benim için, Neşeli Günler yıllar geçse de bitmeyen aile sevgisi.

Sadece film film saymakla anlatılmaz ki Yeşilçam. Sadece o oynadığı için her filmi merak ettiğimiz oyunculardan da bahsetmek gerekir. Adile Naşit hepimiz için bir…

View original post 45 kelime daha

Vişne Ağacının Etekleri Vardı

vedabandosu

image

Göğüs kafesimin içinde sessiz bir buhran,
İçimde sessiz,
Kan ter içinde bir bekleyiş.
Kurşuna dizilmek için bekleşen hayallerimin
Haykırışlarına,
Aldırış etmeden
İşaretimi bekliyor geleceğimin neferleri.
Mütemadiyen,
Olmadığım bir adam gibi davrandığım vakitlerden
Cesaretler devşiriyorum kendime.
Gözlerimi hırsla kısıyorum ki
Okunmasın içinde
Yaban atlarının korkuları misali tepişen
Gözyaşlarım.
Hayır hayır.
Ağlamak değil bu.
Bu çocukluk hüzünlerinin
Damakta bıraktığı tütün yanığı gibi birşey
Bu
“Vişne ağacının altında sigara içen amcalar” sahnesi.

İçinizi dinleyin derdi
Eskilerden muvakkit Niyazi efendi
Efendi dediğime bakmayın genç bir adamdı
İyi top oynar, halimizi anlardı.

İçimi dinlediğimde;
Kaburgalarımın
-Evet evet kaburgalarımın- levyeyle kanırtıldığını
İyice derine gizlediğim tüm hatıraların
Sanki cehennemden çıkmaya çalışan faniler misali
Çığlık çığlığa
Etrafa saçılmak için zaman kolladığını hissediyorum.
O yüzden korkuyorum içimi dinlemekten.
Çünkü içimde hayallerim, hatıralarımla sarmaş dolaş
Çünkü içimde hatıralarım, hayallerimin sırtında canhıraş.

Artık toprağa tohumlar atıyorum.
Ağaçlardan yapraklar saklıyor
Niyazi efendinin saçmalıklarına aldırmıyorum.
Sevmekler, hissetmekler, savrulmaklar olmadan,
Yuvarlanıp gidiyorum gezegenin
En…

View original post 46 kelime daha

Satırlarda Suç ve Ceza

100. yılında Kafka’nın Dönüşüm’ü üzerine

benimhaber

Kafka donusumFranz Kafka’nın bir sabah uyandığında dev bir böceğe dönüşen adamın hikayesi, ilk defa basılmasından tam bir asır geçmesine rağmen halen insanları etkilemeye ve şoke etmeye devam ediyor. Kafka’nın Dönüşüm’ü (orijinal Almanca ismi Die Verwandlung) tüm zamanların en iyi öyküsü olarak kabul ediliyor.

Dönüşüm’ün ilk defa 1915’te basılmasında bu yana geçen 100 yılda üzerine çok konuşuldu ve yazıldı. Ancak bu kitap üzerine değişmeyen ortak görüş ise kurmaca edebiyat tarihinin en ünlü ve en iyi öyküsü olmasıdır.

2015’te Dönüşüm, 1915’te basıldığı tarih dikkate alındığında, 100 yaşını tamamladı. Kafka, “Dönüşüm” üzerinde 1912 yılının son baharında çalışmış ve birinci versiyonunu aynı yılın 7 Aralık günü bitirmişti. Ancak yayıncılar ile görüşmelerin uzaması ve araya giren Birinci Dünya Savaşı, öykünün yayımını geciktiren bir kaç etkenden biridir.

Örneğin öykünün önemi üzerine Elias Canetti, Kafka’nın kendisinin de bu öyküyü “hiç bir zaman aşamayacağını, çünkü Dönüşüm’ü aşabilecek bir şeyin olmadığını” yazmıştı.

Kafka Donusum birinci baski“Dönüşüm” sonunda Ekim 1915’te avangart Alman aylık edebiyat…

View original post 515 kelime daha

Hikayeler, Franz Kafka

antolog

5bad0c13-f79f-492e-904d-b0812a832002-1

(…)

Doğrulup kalktım, kestirmeden uzun bir adım atarak onu yakaladım. “İyi akşamlar!” dedim ve elim yakasında, onu itip kakarak basamaklardan aşağı indirip, kilisenin önündeki aydınlık alana çıkardım.

Aşağıda tamamen kararsız bir sesle: “İyi akşamlar, canım efendim!” diye cevapladı. “Bana kızmayınız ne olur! Sizin bu son derece sadık bendenize kızmayınız!”
“Pekala!” dedim. “Ancak size sormak istediğim birkaç şey var. Geçen hafta elimden kurtuldunuz, ama şimdi pek başaramayacaksınız bunu.”

Siz merhametli birisiniz beyciğim, eve gitmeme izin verirsiniz sanıırm. Ben acınacak bir kimseyim, doğrusu bu.”

Sesim o sırada yanımızdan geçen tramvayın gürültüsüne karışarak: “Hayır, hayır!” diye haykırdım. Sizi koyveremem. Tam da benim hoşlanacağım şeyler bunlar. Siz, benim için bir devlet kuşusunuz Bravo bana ki sizi yakalayabildim!”

Bunun üzerine dedi ki: “Hay Allah! Hayat fışkıran bir kalbiniz, sanki mermerden oyulmuş bir kafanız var. Benim için devlet kuşu diyorsunuz; buna göre ne kadar mutlu olmalısınız. Ancak, benim mutsuzluğum sallanıp duran bir mutsuzluktur; sivri bir uçta…

View original post 167 kelime daha

BÖYLE BİR DÜNYADA YAŞAMAK İSTEMİYORUM

   Bu dünyada yaşamak istemiyorum çünkü artık dostluk arkadaşlık hatta akraba bile kalmamış.Güven kalmamış.Paylaşma yardımlaşma yok.İyi niyet temiz bir kalp yok.Bu dünyada yaşamak istemiyorum çünkü bu dünyada sadece kalbim kırılacak. Empati denen kelime sadece romanlarda geçiyor bu devirde.Kimse kimseyi dinlemiyor anlamıyor. Herkesin amacı birilerinin üstüne basarak ezerek yükselmek olmuş. Ben hiç böyle bir şey istemedim.Zirve yalnızların ve hep yalnız kalacakların işi.Gerçek dostunun olmadığı düşmanının çok olduğu bir mevki.

Okumaya devam et “BÖYLE BİR DÜNYADA YAŞAMAK İSTEMİYORUM”

Featured post

NEDEN BÜYÜDÜK Kİ

Küçükken her çocuk bir an önce büyümek ve büyük adam olmak isterdi. Ben hariç. Ben hiç büyümek istemedim. Ben hiç büyük kadın olmak istemezdim. Akıllı çocuktum vesselam. Taa o zaman anlamışım büyümenin iyi bir şey olmadığını. Bir sürü zorluğunun olduğunu. Nitekim haklı olduğumu da büyüyünce kanıtlamış oldum kendime. Büyümek hiç güzel bir şey değilmiş.

Okumaya devam et “NEDEN BÜYÜDÜK Kİ”

Featured post

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑