Bilmiyorum hiç duymuş muydunuz? Kaderin üstüne bir kader vardır her zaman. Hayat biz kendimi için planlar yaparken öyle yol ayrımları çıkarır ki karşımıza şaşıp kalırız. Bambaşka bir yaşam, bambaşka bir hayat, bambaşka insanlar hepsi birden üzerimize geliyormuş hissine kapılırız. O mükemmel tasarladığımız gelecek planları, bir kaç yıl sonra gitmeyi düşündüğümüz geziler hepsi birden tuzla buz olur. Tüm yaptığımız o planlar hayal kırıklıklarına dönüşür.
Uzun bir aradan sonra herkese yeniden merhaba. Üzülerek belirtmek isterim ki bu yazımda sizi tatmin edecek kadar uzun olmayacak. Daha çok merak ettiğim bir şeyi sormak için bu yazıyı yazıyorum.
Çağımızın yeni gözde hastalığı bence yalan olmalı. Çünkü artık insanlar yalan söylemeye o kadar alıştılar ki artık günümüzde gerçek diye bir şey kalmadı.Bir ilişkiye başlarken , hep farklı bir insana aşık olmaz mı insanlar? Neden sürekli yakınıp duruyoruz değiştin diye? ‘Artık eskisi gibi değilsin.’ Daha önce böyle değildin.’Bu sözler size de tanıdık geldi mi? Kendi adıma konuşmak gerekirse bu ve bunun gibi cümleleri çokça kullandım, kullanıyorum. Peki bunun nedeni ne? Yani sevgiliniz neden değişti?
Size bir yazımda mükemmel erkek ve kadın var mıdır diye sormuştum.Pek çok farklı yorum geldi. Şimdi de kendi düşüncelerimi yazmak istiyorum. Ben mükemmel bir insan, bir hayat, bir ev, bir yurt kısaca mükemmel kelimesinin hakkını verecek hiçbir şeyin olduğuna inanmıyorum.İnsanları ele alacak olursak kime göre neye göre mükemmel insan? Yasalaşmış kriterler mi var? Hayır.
Sizce sabah uyanıp kar görünce ‘aaa kar’ diye bağırıp dans eden bir insan olabilir mi?
Bence olabilir. Hele de 21 yıllık hayatında hiç bu kadar kar yağdığını görmemiş biriyse. Evet evet o kar diye bağırıp yurdu ayağa kaldıran benim. Çünkü ben bir İzmirliyim ve ege de yaşayanlar bilir bizim oralara pek kar yağmaz. Karı biz dört senede bir sadece havada görürüz oda şanslıysak bir kaç saat sürer. Bu yüzden hep çok üzülmüşümdür.
İnsanlar neden korkar? Ben neden bu kadar korkuyorum? Birkaç yıldır kafamı kurcalayan bir soruydu bu. Neden her şeyden korkuyoruz? Aldatılmaktan, kandırılmaktan, yalnız kalmaktan, ölümden…
Şu hiçbir şeyi umursamayan, doya doya yaşayan, gamsız insanlara o kadar çok özeniyorum ki. Başarabilseydim onlar gibi olmak isterdim. Üzüldüğümde saatlerce düşünmemek, günlerce huzursuz olmamak ne kadar güzel bir şey olurdu. Fakat gelin görün ki dünyanın en takıntılı insanıyım. Bunun bana zarar verdiğini bile bile yapıyorum üstelik. Düşünüyorum düşünüyorum…Kafamdaki fikri evirip çeviriyorum.
Kadın sokağa adım atar atmaz yeni hayatına başladığını ve artık mutlu olacağını düşündü. Önceden geçtiği sokaklardan geçti. Sevdiği yollardan yürüdü ama hiç biri onu tatmin etmiyordu. Bir boşluk vardı içinde kocaman doldurulamayan belki de hiç bir zaman kapanmayacak bir boşluk.
Dışarıdaki soğuğu ve mevsimi hesaba katmadığı için onu sıcak tutabilecek giysilerle çıkmamıştı.Kollarını kendine sarıp soğuktan korunmaya çalıştı.Hızlı ama dikkat çekmeyecek adımlarla, telaş yapmadan yürümeye başladı.Öncelikle hangi şehirde olduğunu öğrenmesi gerekiyordu.Neden hastanenin tabelasına bakmak aklına gelmemişti ki? Geri dönmeye cesaret edemediği için yoluna devam etti.Nasıl olsa başka birinden öğrenebilirdi.
Merhaba sevgili okuyucular. ( Böyle de halka sesleniş konuşmasına başlar gibi oldu ama ) Bu yazımda blogumuzu nasıl geliştiririz, nasıl okuyucu kitlesi çekebiliriz, istatistiklerimizi nasıl yükseltiriz gibi konulara değinmek istiyorum. Bunu ukalalık olarak algılamayın sakın. Ben de daha blogunu yeni açan bir blog yazarıyım ve bu konuda çok yeniyim. Birkaç blogger arkadaşım bana ulaşıp tavsiye istediği için bu yazıyı yazıyorum. Çok yeterli olmayacak tabi ki ama elimden geldiğince sizi bilgilendirmeye çalışacağım. Bu bilgiler yapmış olduğum iki aylık gözlem ve pek çok internet sitesinden almış olduğum bilgiler doğrultusunda ortaya çıkmıştır.
Birkaç saat sonra kapı açıldı ve içeri Derin’le birlikte kısa boylu tıknaz esmer bir adam girdi. Yüz ifadesi çok sert ve duruşu kabaydı.Tanımasına gerek yoktu.Görür görmez onda bir şeyler olduğunu hissetmişti ve bu ona yeterdi. Derin yanına yaklaşırken tıknaz adam kapının girişinde kaldı. Bakışlarını ona dikmiş hiç kaçırmadan bakıyordu.